Her şey önce hayallerle başlar. Hayallerde şekillenir olaylar, gerçeklere taşınır.
“Çalışmak bizi şu üç beladan kurtarır.Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk”. Demiş Voltaire.
Çalışmak denince aklınıza ne geliyor; bir devlet dairesine gireyim, maaşımı alayım, geleceğin garantisi olsun, aldığınla yetineyim, emekliliğimin gününü sayayım diyorsanız inanın bu çalışmak değil.Bu sizi ne can sıkıntısından korur en kötü alışkanlıklardan nede yoksulluktan. Ancak bir parça hafifletir ama ömrümüzü vermemiz gerekir. Bir şeyler ortaya koyacağınız, kendinizden bir şeyler katacağınız bir uğraş gerekir.
İşte burada büyük düşünme, girişimci ruhu, risk alma, etrafımızdaki güvenlik çemberini kırma devreye giriyor. Çocuklar okulda okurken, sadece okula gidip geliyorlar, onlar büyük hayaller kurmak öğretilmiyor. Hangi çocuğa sorsak ya doktor yada öğretmen olmak istiyor. Oysa hayalleri olmayan insanlar yetiştirmek bu toplumu köreltir. Her şey önce hayallerle başlar.Hayallerde şekillenir olaylar, gerçeklere taşınır. Üniversiteli gençler okul bitene kadar sadece sınav kaygısı yaşıyor. Okul bitsin diplomayı alayım da gerisini sonra düşünürüm zihniyeti geleceğe ket vuruyor. Büyük hayaller kurmaya korkuyor gençler. Engeli önce kendi zihinlerinde koyuyorlar; olmaz,imkansız, yapamam diyen bir gençlik bayrağı devralıyor.
Elimden tutan yok, param yok, pulum yok,gücüm yok, kuvvetim yok, torpilim yok.. Bir sürü mazeretlerle dolu beyinler.
Bu zincirleri kırmadan hayallere ulaşmak mümkün değil. Mazeretlerin arkasına saklanmak yerine başka neler yapabileceğimizi araştırmak en doğrusu. Girişimci ruhuyla ben yaparım, imkansız diye bir şey yok diyen başarının anahtarını elinde tutuyor.
Ünlü bir düşünür Ömer I.(Franz Kafka) “İki esas günah vardır ki öteki bütün günahlar bundan meydana gelir; sabırsızlık ve tembelliktir.” Demiş.
Yaşadığımız hayat çok sıkıcı gelse de aynı şeyleri yapmaktan bunalsak da yine de içinde yaşadığımız güvenlik çemberinden çıkmaya cesaret edemeyiz. Yeni bir şey yapmak risk almak çok zor gelir. Kendi etrafımıza ördüğümüz duvarlar bizi öyle sarar ki bir parça değişiklik yeni bir adım atmak imkansızmış gibi gelir.Oysa risk almadan kendi kabuğumuzda yaşarsak girişimcilik ruhumuz ölür, var olan potansiyelimizi geliştiremeyiz, hatta kaybederiz. Bu yüzden değişime açık olmak gelen küçük fırsatlara büyük işlerin habercisi olarak bakmak gerek.
Küçük adımlarla başlamalı değişimler. Mesleğin dışında sevilen bir konu üzerine araştırmalar yapmak mesela, okumak ve o konu üzerine söz sahibi olmak, ustalaşana kadar devam etmek. Hayatın bu aşamada bize neler sunacağı hiç belli olmaz, denemeye değer.
Yaşlı bir at bir gün kuyuya düşer, ne kadar çırpınsa da kurtulmayı başaramaz. Feryat eder yardım ister, etraftaki köylüler koşup yardıma gelirler ama ne çare kurtarmanın yolunu bulamazlar. En sonunda kuyunun üstünü örtmeye karar verirler. Kuyuya küreklerle toprak atmaya başlarlar. Ama yaşlı at mücadeleyi bırakmaz, Atılan her toprağı silkeleyip aşağıya düşürür, üstüne basar ve adım adım yükselerek kuyudan çıkmayı başarır.
Hayatta da üstümüze toprak atan çok olur. Mücadele ruhuyla azimle çalışan ve engelleri basamak yapanlar daime kazanacaktır. Her zaman başka ne yapabilirim diye sormak, azimle çalışmak, hayata daha geniş boyutta bakabilmek gerekir… Mazeretler ve endişeler herkesin zihninde var. Onları görmezden gelip büyütmeyen insanlar sınırları aşabiliyor. Bu sınırları aşanlardan olmak dileğiyle..
5 Ekim 2008 Pazar
GİRİŞİMCİ RUHU
Gönderen Burcu Geneci zaman: 10/05/2008 09:40:00 ÖS
4 Ekim 2008 Cumartesi
NEYİ YAŞAMAK İSTİYORSAN ONU YAŞA!!
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki,
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsani düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan sadece hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundanmış anladım.
Nietzsche
Gönderen Burcu Geneci zaman: 10/04/2008 01:17:00 ÖS
3 Ekim 2008 Cuma
Bayram da Bitti!!
Bugün bayramı da bitirdik ama güzel bir son oldu benim için çünkü en sevdiğim dostlarımla en sevdiğim öğretmenimi ziyarete gittim. Yaşadığım ve geride bıraktığım zamandan ancak bu kadar keyif alabilirdim.
Hayata dört elle, keyifle sarılan insanların yanında sizde heveslenirsiniz ya, bana da böyle oldu işte. Bilge hocamın yanında herseye özellikle hayata karşı inanılmaz bir şevk kazandım. Sohbetin tadına doyamadım desem yeri...
Herseyden biraz biraz, ama özellikle hayattan konusmak çok güzel... Gunumuzun sohbet konularının; izlenilen diziler, evlilik programları, dedikodular (sanki milletin ne yaptığı bize çok şey katar gibi) ve bir sürü gereksiz ayrıntı olduğunu düşünürsek bulunmaz bir nimet..
Günümüz değer yargılarının çok değiştiği , "insanlar ne der acaba?"nın bir türlü aşılamadığı, farklı olmanın ve yoldan gitmek yerine yeni yollar açmanın çok zor göründüğü, sürü psikolojisinin git gide arttığı, çocukluktan çıkıp ortamdaki bencilliğin ne kadar da fazla olduğunu fark ettiğimiz bu günlerde bu sohbet biraz da yalnız değilsin dedi bana, değer verdiğin insanlar hala senin gibi düşünüyor ve gerisinin de ne düşündüğü zaten önemsiz dedim kendi kendime...Herseyden konusmak, rahatlamaktı belki de bunun adı, bu sohbetin özeti, çok keyif aldım nice böyle bayramlara...
Çok çok çok güzel bi gündü...En kötü günümüz böyle olsun...Tek üzüldüğüm şey lise yıllarının geride kalması ama istemesek de büyüyoruz;););) İçimizdeki çocuğu öldürmemek dileğiyle...
Baş roldekiler: :) Burcugen_, BtlKksl ve Rapunzel ve ve ve Bizim için En degerli İnsan Bilge Hocam
Gönderen Burcu Geneci zaman: 10/03/2008 08:36:00 ÖS
28 Eylül 2008 Pazar
Başlangıçlar....
Başlangıçlar önemlidir, ne de olsa günümüzde başlamak bitirmenin yarısı sayılıyor..İnsanın içinde bir heyecan oluyor, bir kıpırtı, güzel bir ses(Tabi burda insanın başladığı şeyi sevmesi de gerek yoksa hepsinin zıttı geçerli olurdu:)...
Yaptığımız ilk başlangıç, ilk kalp atışı, ilk nefes alış, insan hayatı o kadar degerli ki, kimse kendi canına kıyamıyor, kıyanların da aklı yerinde değilken oluyor bu olay zaten..(Neyse konumuzu dağıtmayalım..:)Şu hayatta çoğu şeye başladık...yürümeye,konusmaya,yazmaya,okumaya,ilkokula başladık...ve devamı geldi hayatın...
Her kararın sonunda bir başlangıç geldi ya da bir bitiş. Ama her bitiş de bir başlangıç unutmamak gerekir. Mesela o büyük bitiş dediğimiz ölüm sonsuz bir hayatın başlangıçı değil mi?
Sonunda insan anlıyor başlamak da bitirmek de zor ama hayatın akışı böyle ve heyecana ihtiyaç var değişikliğe yeniliklere...Evet başlangıç demek heyecan demek, yenilik demek ve en önemlisi yaşamak demek..
Yaşamayı unutmamak dileğiyle...
Blogdaki ilk yazım başlangıçlar hakkında olsun istedim sonuçta bu da yeni bir başlangıç hayırlı olması dileğiyle..Umarım bi faydam dokunur şu hayata.
Bu melankolik de burdan gider...:D:D
P.S:Bu arada başlangıç demişken atlayamayız yeni akademik donem başlıyor. Bilmece tarzında ders isimleri tanışma mahiyetinde boş geçen dersler... bu yıl bayram girdi araya, eh guzel de oldu ev her zaman özleniyor.Dinlenmiş bi şekilde başlayacağız artık ilk hafta her zaman ağır geliyor bana.Ee yan gelip yatmaya alışıyor insan bir yerde..:D
Gönderen Burcu Geneci zaman: 9/28/2008 02:51:00 ÖS